Ana içeriğe atla

Chapter 2 (düşünmek)

Tam 1.5 yıl olmuş en son yazımı yazalı, inanamıyorum zaman bu kadar hızlı nasıl geçer?? Eveet başlığa dönersek okuduğunuz andan itibaren yaptığınız bir şey.. Kulaklarımı açtım ne o söylesin biri! Yesssss, düşünmek. Neden bu başlığı koyduğumu soracak olursanız dünyanın başından geçen amansız virüs corona sayesinde (yüzünde demek isterdim ama cümlemi bitirmeme izin verin pls 😂 ) herkes evde kal çağrısına uyduğu için gün içinde çook ama çook boş vaktimiz olduğundan mütevellit çok düşünüyoruz değil mi arkadaşlar? Ben hiç olmadığım kadar hem de. Belki de beni tekrar yazmaya iten şey buydu, evet düşünmek! Çok garip geliyor, bundan bir kaç yıl öncesinde deli gibi kpss çalışırken hey hayallere dalardım düşünürdüm. Bi evim olacak, istediğim gibi dekore edip her gün ama her gün dolu dolu aktiviteler yapacağım.. Ama hayat; eveeet Şevval, güzel düşünüyorsun ama gerçek hayatta işler her zaman böyle gitmiyor. Evet arkadaşlar her şey öyle tam da bizim istediğimiz şekilde olmuyormuş. Özellikle bahaneler silsilesine bir kere kapıldığınız zaman gerisi çorap söküğü gibi gidiyormuş. Bunu anca yaşayınca öğrenecekmişim, gördüm..

E gelelim Şevval, peki ne oldu da bu kadar çok şeyi düşünüp yazıyorsun. E demin de söyledim ya bu corona yok mu bu corona yüzünden demek istemiyorum resmen bizi kendi benliğimizle buluşturdu yahu. Biz aslında ne çok kendi kendimize bir şeyler yapmayı seviyormuşuz, ne de güzel ekmekler yapıyormuşuz (başta sıkıldık, çok sıkıldık ama sonra bir şekilde oturdu dimi? 😀 ). Biz belki de hayatımızda ilk defa kendimize hayattan ne istediğimizi sorduk, iç sesimize kulak verdik. Ben bu duruma krizin fırsata çevirilmesi demiyeyim de ne diyeyim ? 😊

Giden ömür geri gelmiyor canım bunu artık görelim, bilelim, seri yayalım. Peki özü gülmeyenin yüzü güler mi, tabii ki de hayır. E bize de bu günlerde özümüzü güldürmek kalır değil mi? Bence artık herkes yaşamının kıymetini aldı. Nasıl, o da çok düşünerek. Malum çok boş vaktimiz oldu ve çok şey düşündük. Düşündükçe evrildik, geliştik. Ve sonra benliğimize çıktığımız bu yolculukta kendimizi bulduk. Neyi isteyip neyi gerçekten istemediğimizi fark ettik. Belki bu virüs hayatımızdan gidecek ama bize kattığı şeyler hayatımız boyunca hep olacak. Beni sorarsanız günden güne daha iyi bir hal alıyorum. Çalıştığım şehri bile özlediysem bence bir şeyler olmuştur bende 😉 Herkes kendine çok dikkat etsin. Bu dönemde kendini tanımayan da eccik duruvesin de bi gendine bakıvesin gali 😄

Bu da Ege şivesinden bir kesitti 😝


Sevgiler, Ş. ❤

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chapter 3: Zaman

Eveeeeet, işte geldim buradayım. Ben de çok şaşkınım ve bir o kadar da heyecanlıyım. Çünkü 1 yılı aşkın süredir hiçbir şey yazmadıktan sonra bugün yazıyorum. Bugün sanırım iki şey bu duruma beni itti. İlki hiç tartışmasız Ece Targıt’ın “Çok Geç Değil” podcastiydi, ikincisi de sanırım dolunay.. bugün sabah uyandım ve cidden canım hiçbir şey yapmak istemedi, uyandım biraz vakit geçirmeye çalıştım evin içerisinde ama nasıl amaçsız nasıl hissiz. Sonra her sabah yaptığım gibi Ece’nin profilinde dolanırken yeni podcastinin yayınlandığını gördüm ve podcastin başından sonuna ciddi anlamda büyülendim. Podcastin ana konusu başlıktan da anlaşılacağı üzere hiçbir şey için geç olmadığını, yapılacak ya da yaşanacak durumların ya da fiilerin bize dayatılan zamanlarda gerçekleşmesi gerekmediğinin, biz ne zaman istersek o zaman istediklerimizi yapabileceğimizi yahut da yapmak istemediklerimizi yapmak zorunda olmadığımızı anlatıyordu. Örneğin toplum baskılarından biri olan “bence zamanın geldi evlenmeli

Chapter 4: Heyecan ve Geç Kalınmışlık Hissi

Aslında bakarsak bu iki zıt kelime birbirine çok yakın şeyler. Heyecan denince, heyecanlı anlar akla gelince hep geçmişe hatta çok geçmişe gidiyoruz ve bize iyi gelen heyecanlandıran bir olay anı aklımıza geliyor. Sonra o anın büyüsüne kapılıp şimdiki ana gelince diyoruz ki -vayy be neler yaşamışım, ne hazlarmış. Sonra diyoruz ki; Artık bu kadar heyecan verici şeyler yapmadığımızı fark ediyoruz. Şu durum ve olaylar aslında beni ne kadar da çok heyecanlandırmış. Ama şimdi bakıyorum da heyecan verici şeyler bulmakta bayağı zorlanıyorum. Şimdi anladım ki çok şeye geç kalmışım. Gördünüz mü, geç kalınmışlık hissi burada da peşimizi bırakmadı. Üniversite danışman hocamın attığı bir araştırmayı okurken orada heyecan verici bir anınızı hatırlayın, aklınıza getirin ve 5 satır yazın diyordu. Ama Şevo durur mu başladım yazmaya (hem belki chapter 4 olur diye düşündüm). Ekmeğimizin peşindeyiz be 😊 ))))))) Güzel bir geleceğin bizi beklemediğini düşünsek de bunu şekillendiren hep ama hep biz

SHERLOCK ⚗🔭🔬💉

Bu postu paylaşmak için kaç gündür nasıl sabırsızlanıyorum bilemezsiniz... Ve sonunda başlıktan da anlayacağınız üzere izledim ve artık yazıyorum. Gelelim asıl konumuza : Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi dedektif Sherlock Holmes'ü tanımayan bilmeyen yoktur heralde. Yardımcısı Dr. Watson'la birlikte 4 roman ve 56 hikaye boyunca yaşadıkları maceralar defalarca sinemaya ve televizyona uyarlandı ama bana göre hiçbirisi onun BBC tarafından yapılan modernize edilmiş bu versiyonu kadar başarılı olamadı. Emin olun ki diziye ait hiç spoiler vermeyeceğim, sadece karakterleri analize edeceğim. Dolayısıyla diziyi hiç izlemeyenler korkmasın. Bu dizi 2010'dan beri yayında fakat 2016 yılına kadar sadece 10 bölüm yayınlandı. Dizinin yapımcılarına neden bir sezonda daha çok bölüm yayınlamıyorsunuz diye sorduklarında ise biz bir film kalitesinde bir dizi yapıyoruz bu yüzden yılda 3 bölüm yayınlayabiliyoruz demişler (biraz daha hız lütfen :) ). Bu dizinin takımının ardında büyük bir zeka