Ana içeriğe atla

Chapter 4: Heyecan ve Geç Kalınmışlık Hissi

Aslında bakarsak bu iki zıt kelime birbirine çok yakın şeyler. Heyecan denince, heyecanlı anlar akla gelince hep geçmişe hatta çok geçmişe gidiyoruz ve bize iyi gelen heyecanlandıran bir olay anı aklımıza geliyor. Sonra o anın büyüsüne kapılıp şimdiki ana gelince diyoruz ki -vayy be neler yaşamışım, ne hazlarmış. Sonra diyoruz ki;

Artık bu kadar heyecan verici şeyler yapmadığımızı fark ediyoruz. Şu durum ve olaylar aslında beni ne kadar da çok heyecanlandırmış. Ama şimdi bakıyorum da heyecan verici şeyler bulmakta bayağı zorlanıyorum. Şimdi anladım ki çok şeye geç kalmışım.

Gördünüz mü, geç kalınmışlık hissi burada da peşimizi bırakmadı.

Üniversite danışman hocamın attığı bir araştırmayı okurken orada heyecan verici bir anınızı hatırlayın, aklınıza getirin ve 5 satır yazın diyordu. Ama Şevo durur mu başladım yazmaya (hem belki chapter 4 olur diye düşündüm). Ekmeğimizin peşindeyiz be 😊)))))))

Güzel bir geleceğin bizi beklemediğini düşünsek de bunu şekillendiren hep ama hep biziz. Hiç şahit oldunuz mu. Zaman yönetimi, kararlar, akla gelen anlamlı veya anlamsız düşünceler, kaygılar, dürtüler, kuşkular. Hangisini bir başkası yönetiyor bizden başka. Maalesef soru da cevap da aslında bizim içimizde saklı. Biziz bizi ortaya çıkaracak kişi.

Şimdilik derinden yüzeye çıkıp kendimi uykuya vereceğim. Saat 02:00. Geç olmuş evet. Yarın devam ederiz. Yazıda böyle bir şeyden neden bahsettim bilmiyorum ama anlık gelişen şeylerin hastasıyım ve bunu bir kişi bile okusa kendinden bir şeyler bulur belki diye an an her şeyi yazıyorum.

Bu yazıları okuyan sevgili okur;

Biliyorum hayat şu an istediğimiz akışta ilerlemiyor. Biraz şikayetçi, biraz sitemlisin. Neden bu kadar çabaya rağmen hala yerimde sayıyorum diyebilirsin. Yalnız değilsin. Maddi kaygılar, hayat telaşı, gelecek korkuları hepimizi ama hepimizi dört yandan sarmış durumda. Ben neden durup durup böyle şeyler yazıyorum. Kaygılarım var, korkularım var her şeye rağmen var çünkü ben bir insanım ve bunlar çok normal. Kimin ölene kadar hayatı dümdüz engebesiz yorulmadan geçmiştir. Böyle bir durum imkansız. Gururuna yediremediğin zamanlar da olacak. Maddi ve manevi yönlerden özgür olmak isteyeceksin. Ne zaman olacak hadi artık yeter diye isyan edeceksin. Ama göreceksin ki o zaman ne zaman gelirse o zaman olacak. Maalesef bu hayatımızın her döneminde böyle olacak. Her şey elimize hazır sunulsaydı inan hayattan zevk almazdı be. Bu hayatın zorluklarıyla mücadele ettiğin ve bırakmadığın için kendini tebrik edip kendine teşekkür etmelisin. Çünkü senden daha değerli biri yok bu dünyada anla artık bunu. Neyse iyi geceler diliyorum sana. Sen de artık silkelen ve kendine gel. Bir elek al eline ve fazla parçalarını ele, kurtul onlardan. Tek seferde değil ama, yavaş yavaş… 😊

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chapter 3: Zaman

Eveeeeet, işte geldim buradayım. Ben de çok şaşkınım ve bir o kadar da heyecanlıyım. Çünkü 1 yılı aşkın süredir hiçbir şey yazmadıktan sonra bugün yazıyorum. Bugün sanırım iki şey bu duruma beni itti. İlki hiç tartışmasız Ece Targıt’ın “Çok Geç Değil” podcastiydi, ikincisi de sanırım dolunay.. bugün sabah uyandım ve cidden canım hiçbir şey yapmak istemedi, uyandım biraz vakit geçirmeye çalıştım evin içerisinde ama nasıl amaçsız nasıl hissiz. Sonra her sabah yaptığım gibi Ece’nin profilinde dolanırken yeni podcastinin yayınlandığını gördüm ve podcastin başından sonuna ciddi anlamda büyülendim. Podcastin ana konusu başlıktan da anlaşılacağı üzere hiçbir şey için geç olmadığını, yapılacak ya da yaşanacak durumların ya da fiilerin bize dayatılan zamanlarda gerçekleşmesi gerekmediğinin, biz ne zaman istersek o zaman istediklerimizi yapabileceğimizi yahut da yapmak istemediklerimizi yapmak zorunda olmadığımızı anlatıyordu. Örneğin toplum baskılarından biri olan “bence zamanın geldi evlenmeli

Chapter 2 (düşünmek)

Tam 1.5 yıl olmuş en son yazımı yazalı, inanamıyorum zaman bu kadar hızlı nasıl geçer?? Eveet başlığa dönersek okuduğunuz andan itibaren yaptığınız bir şey.. Kulaklarımı açtım ne o söylesin biri! Yesssss, düşünmek. Neden bu başlığı koyduğumu soracak olursanız dünyanın başından geçen amansız virüs corona sayesinde (yüzünde demek isterdim ama cümlemi bitirmeme izin verin pls 😂 ) herkes evde kal çağrısına uyduğu için gün içinde çook ama çook boş vaktimiz olduğundan mütevellit çok düşünüyoruz değil mi arkadaşlar? Ben hiç olmadığım kadar hem de. Belki de beni tekrar yazmaya iten şey buydu, evet düşünmek! Çok garip geliyor, bundan bir kaç yıl öncesinde deli gibi kpss çalışırken hey hayallere dalardım düşünürdüm. Bi evim olacak, istediğim gibi dekore edip her gün ama her gün dolu dolu aktiviteler yapacağım.. Ama hayat; eveeet Şevval, güzel düşünüyorsun ama gerçek hayatta işler her zaman böyle gitmiyor. Evet arkadaşlar her şey öyle tam da bizim istediğimiz şekilde olmuyormuş. Özellikle bahane