Ana içeriğe atla

THE NIGHT OF 🎥🔪🔐

Henüz sadece 7 bölümü yayınlandı bu dizinin. Ama ilk bölümünde bile budur, hayatıma anlam katacak dizi dedim! Aslında bu yazıyı ileri ki zamanlarda yazmak isterdim sonuçta dizilerde sona doğru bozulabiliyor fakat bu dizi mini bir dizi, yani başlangıcı ve sonu belli olan. Örneğin True Detective dizisi de öyleydi. Bu dizi de 8 bölüm sonunda bitecek.

The night of dizisi özgün bir dizi değil. Daha önce BBC tarafından Criminal Justice adıyla yayınlamış fakat tam olarak uyarlanmamış, farklılıklar da var 😇

Dizinin atmosferi çok farklı. Konusuna gelirsek Amerika'da New York'ta yaşayan Pakistan asıllı  Müslüman üniversite öğrencisinin başına gelen beklenmedik olaylar üzerine gidiliyor. Dizinin isminden de anlayacağınız üzere her şey bir gecede oluyor. Bu karakter bir gece babasının taksisiyle yola çıkıyor ve bir kız arabaya biniyor, olaylar da burdan sonra başlıyor. Dizinin içinde suç, gizem ve dram var. Bazı temalar öne çıkmakta. Bu dizi aslında dünyada çok yaygın olan bir konuyu dile getiriyor. Müslümanlara olan ön yargı. Bu dizi bir suç dizisi olsa da çok hızlı gelişen olaylar olmayacak. Dizide olaylar çok yavaş gidiyor, genelde karakter analizi üzerine gidiliyor. Dikkatli izlerseniz bunun farkına varacaksınız ki figüranlar bile bu dizide dikkat çekici oluyor. Burada ne iyiler çok iyi, ne de kötüler çok kötü, herkes gri şekilde. Ve her ne kadar konu suç ve dram olsa da bazı sahneler küçük espriler içeriyor. Farklı kültürler, farklı insan grupları da ilgimizi çekiyor.


                         

Dediğim gibi, izleyin; BENCE PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ 😎

                                                                                                       
                                                                                                                          
                                                                                                Sevgiler, Şevval 💞











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chapter 3: Zaman

Eveeeeet, işte geldim buradayım. Ben de çok şaşkınım ve bir o kadar da heyecanlıyım. Çünkü 1 yılı aşkın süredir hiçbir şey yazmadıktan sonra bugün yazıyorum. Bugün sanırım iki şey bu duruma beni itti. İlki hiç tartışmasız Ece Targıt’ın “Çok Geç Değil” podcastiydi, ikincisi de sanırım dolunay.. bugün sabah uyandım ve cidden canım hiçbir şey yapmak istemedi, uyandım biraz vakit geçirmeye çalıştım evin içerisinde ama nasıl amaçsız nasıl hissiz. Sonra her sabah yaptığım gibi Ece’nin profilinde dolanırken yeni podcastinin yayınlandığını gördüm ve podcastin başından sonuna ciddi anlamda büyülendim. Podcastin ana konusu başlıktan da anlaşılacağı üzere hiçbir şey için geç olmadığını, yapılacak ya da yaşanacak durumların ya da fiilerin bize dayatılan zamanlarda gerçekleşmesi gerekmediğinin, biz ne zaman istersek o zaman istediklerimizi yapabileceğimizi yahut da yapmak istemediklerimizi yapmak zorunda olmadığımızı anlatıyordu. Örneğin toplum baskılarından biri olan “bence zamanın geldi evlenmeli

Chapter 2 (düşünmek)

Tam 1.5 yıl olmuş en son yazımı yazalı, inanamıyorum zaman bu kadar hızlı nasıl geçer?? Eveet başlığa dönersek okuduğunuz andan itibaren yaptığınız bir şey.. Kulaklarımı açtım ne o söylesin biri! Yesssss, düşünmek. Neden bu başlığı koyduğumu soracak olursanız dünyanın başından geçen amansız virüs corona sayesinde (yüzünde demek isterdim ama cümlemi bitirmeme izin verin pls 😂 ) herkes evde kal çağrısına uyduğu için gün içinde çook ama çook boş vaktimiz olduğundan mütevellit çok düşünüyoruz değil mi arkadaşlar? Ben hiç olmadığım kadar hem de. Belki de beni tekrar yazmaya iten şey buydu, evet düşünmek! Çok garip geliyor, bundan bir kaç yıl öncesinde deli gibi kpss çalışırken hey hayallere dalardım düşünürdüm. Bi evim olacak, istediğim gibi dekore edip her gün ama her gün dolu dolu aktiviteler yapacağım.. Ama hayat; eveeet Şevval, güzel düşünüyorsun ama gerçek hayatta işler her zaman böyle gitmiyor. Evet arkadaşlar her şey öyle tam da bizim istediğimiz şekilde olmuyormuş. Özellikle bahane

Chapter 4: Heyecan ve Geç Kalınmışlık Hissi

Aslında bakarsak bu iki zıt kelime birbirine çok yakın şeyler. Heyecan denince, heyecanlı anlar akla gelince hep geçmişe hatta çok geçmişe gidiyoruz ve bize iyi gelen heyecanlandıran bir olay anı aklımıza geliyor. Sonra o anın büyüsüne kapılıp şimdiki ana gelince diyoruz ki -vayy be neler yaşamışım, ne hazlarmış. Sonra diyoruz ki; Artık bu kadar heyecan verici şeyler yapmadığımızı fark ediyoruz. Şu durum ve olaylar aslında beni ne kadar da çok heyecanlandırmış. Ama şimdi bakıyorum da heyecan verici şeyler bulmakta bayağı zorlanıyorum. Şimdi anladım ki çok şeye geç kalmışım. Gördünüz mü, geç kalınmışlık hissi burada da peşimizi bırakmadı. Üniversite danışman hocamın attığı bir araştırmayı okurken orada heyecan verici bir anınızı hatırlayın, aklınıza getirin ve 5 satır yazın diyordu. Ama Şevo durur mu başladım yazmaya (hem belki chapter 4 olur diye düşündüm). Ekmeğimizin peşindeyiz be 😊 ))))))) Güzel bir geleceğin bizi beklemediğini düşünsek de bunu şekillendiren hep ama hep biz